İnsan sürekli değişen ve gelişen bir varlık bence.
Sürekli büyüyoruz. Belki boyumuz uzamıyor artık, ama
saçımız, tırnağımız uzuyor ya her gün? Ruh nasıl büyümesin?
Kimimiz bu değişimi farkındalıkla, bilinçle yaşıyoruz,
böylelikle de isteklerimiz doğrultusunda yönetebiliyoruz. Bazılarımız da
farkında olmadan yaşayıp gidiyoruz, yine değişiyoruz, ama işte, rüzgar nereden
eserse oraya.
Bu değişim esnasında yakın çevremizin de değişmesi
kaçınılmaz. Arkadaşlıklarda doğal seleksiyon. İş çevrende doğal seleksiyon.
Oluyor yani bir takım değişiklikler.
Yolunda ilerlerken, kendin gibi insanları çekmeye
başlıyorsun. Sonra kapı kapıyı açıyor, ve kendin gibi insanların bir arada
bulunduğu toplulukların da içine girmeye başlıyorsun.
Son 1 senedir ivme kazanan şahsi değişim&gelişim
sürecimin bu aşamasında, Kolektif House ile tanıştım ben de.
Andy Warhol’un Paris’teki meşhur “Stüdyo”su gibi bir yer
Kolektif House!
Kolektif House 4. Levent Sanayi’nin içinde. Yan komşuları
lastikçi ve mahalle bakkalı. Arabayla oraya ilk gittiğim zaman mahalle
komşularına yol tarifi sorduğumda bana “ilk soldan gir, ikinci sağa dön, disko
gibi bi’şey var, herhalde orasıdır” demişlerdi bana, epey gülmüştüm J
Kolektif House, “girişimcilik” kavramının son birkaç senede
ülkemizde artması, daha da önemlisi kişilerin içinde “hissedilmesi” üzerine
kurulmuş mükemmel bir ofis! Ortak çalışma alanı. Bu ne demek? Eğer kendi
şirketini kurduysan, tek başına çalışıyorsan, free-lance işler yapıyorsan,
kurulum aşamasında bir şirketin varsa ve tüm bunları yaparken keyifle
çalışabileceğin bir ofis arayışı içindeysen, sana mükemmel hizmetler sunan bir
kuruluş.
Kişisel eşyalarını depolayabileceğin dolaplar, yüksek hızda
internet erişimi, ikramlar, tıpkı kurumsal bir firmada çalışıyormuşsun gibi
sundukları eğitim olanakları, çalışırken bir anda sana masaj yapmaya başlayan
profesyonel masözler, misafir ağırlaman gerektiğinde kullanabileceğin tam
donanımlı toplantı odaları, aracınla geliyorsan vale hizmeti.. Yani aslında
ihtiyaç duyduğumuz her şey burada var. Hatta hayal edebileceğimizin fazlası da
var.
Ofis kiralamasan bile, arada uğrayıp tadını çıkarabiliyorsun
buranın. Kapıları herkese açık, en çok bunu seviyorum.
Çünkü böylelikle, zaten yeterince zor olan “girişimciliğin
ilk zamanları”nı kendin gibi sıkıntıları yaşayan, en az kendin kadar yaratıcı
ve asi insanlarla birlikte geçirebiliyorsun. Fikir fikri doğuruyor. Günlük
sohbetler esnasında kafanda bir sürü ampul yanabiliyor. Çok alakasız
sektörlerde de olsan, oradaki insanların yaptığı işlerden ilham alabiliyorsun.
Ekip her geçen gün daha da büyüyor. Kolektif Talks isimli
etkinlikler düzenliyorlar zaman zaman. Bu etkinliklerde benzer yollardan geçmiş
ünlü isimleri misafir edip, derin fikir paylaşımlı söyleşiler
gerçekleştiriyorlar.
Bazen partiler de oluyor. Sırf benzeşen insanlar birbiriyle
tanışsın, kaynaşsın diye.
Türkiye için hala çılgınca gelen bir zihniyetleri var.
Bu kadar eğlenceli görünmesi, bir çok kişi tarafından hala
ciddiyetsizlik olarak algılanıyor. Çok sık duyduğum, bazen duymayıp kişilerin
zihninden geçtiğini tahmin ettiğim görüşler şöyle ;
Böyle bir ortamda iş mi yapılır?
İyice cılkını çıkardılar artık.
Yok yok, bu gençlerden adam olmaz.
İşinin başında duracaksın, ne o öyle “hem geziyorum, hem
çalışıyorum” havaları?
Kesin aileden zengin bunlar, yoksa mümkün değil olamaz bu
işler.
Entel dantel kafalar işte, ne olacak.
Hmm müşterileri var mıymış ki acaba? Para kazanıyorlar mı?
Cevap vereyim; böyle bir ortamda daha çok iş yapılıyor. Daha
verimli çalışılıyor. Bu gençlerden tahmin edebileceğinizden daha büyük adamlar
olacak birkaç sene sonra. Aileden zengin falan değiller, bir proje alıp birkaç
ayı kurtarıyorlar, sonra yine kovalıyorlar, ve zaman böyle geçip gidiyor.
Müşterileri var, çalışınca oluyor. Her ne kadar eğleniyor görünseler de,
bildiğin çalışıyorlar harıl harıl.
Kulaklıklarını takıp müzik dinlemeleri serbest. Yemek saati
diye bir şey yok – çık,ye. Ya da istemezsen yeme. Kahveni iç. Vodka’nı iç.
Sabahın köründe gel, öğleden sonra gel. Kimse karışmıyor. İşin en güzel yanı bu
özgür ortamda üretilen işlerin miktarı ve niteliği.. Mucizelerin yaratıldığı
bir fabrika burası!
Şu an bu yazıyı Kolektif’in kapısını herkese açtığı genel
alanında yazıyorum.
Çok sevimli bir cafe’si var. Burada gelip çalışmak için üye
olmaya falan gerek yok. İnterneti kesintisiz çalışıyor, şifresi de portakal.
Geliniz. Görünüz. Yaşayınız. Hissediniz. Müthiş bir yer,
müthiş!
Sim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder