29 Aralık 2015 Salı

İnsan Kaynakları ve Yönetim Eleştirisi


Evvela “İnsan Kaynakları” başlı başına eleştirel bir unvan değil mi?

Mesela bir tür madeni kaynaklar, enerji kaynakları vb hissi vermiyor mu? İnsan gibi bir varlık nasıl “kaynak” olarak değerlendirilmiş bunca sene? İş sürecinin bir parçasıyız, kabul. Hatta zincirin en mühim halkasıyız. Ama kaynak mıyız? Bu mudur bizi tanımlayan kelime?

Senelerdir bu olmuş evet. Ama değişiyor. Türkiye’de de bir takım firmalar, departmanın ismini değiştiren cüretkar adımlar attılar mesela. İnsan Varlıkları ve İnsan Değerleri gibi departmanlar duyuyorum kimi konferanslarda.

İnsan bir değerdir. Kaynak değildir. Madeni, ürünü, ham maddeyi satın alırsın, insanı alamazsın. İnsan insandır işte.

İnsan Kaynakları tanımına uygun düşen tek fonksiyon İşe Alım birimi. Bunun eğitimi var, yetenek yönetimi var (buna da ayrıca kılım, neyi yönetiyorsun?), bordro & özlük tarafı var, yeni yeni işveren markalama fonksiyonu var.. Bunların hangisi “kaynak” edinme ile ilgili Allah aşkına?

Ben olsam, koskocaman şirketim olsa, muhtemelen departmanın ismini “Takım İlişkileri” ya da “Ekip Dinamikleri” koyardım. Global düşünelim.. “Team Dynamics Department”  Hiç fena değil gibi? İşin içinde bir çok dinamik var, bu dinamikleri koordine eden bir departman mesela..

Bir diğer eleştirim, “İnsan Kaynakları Yönetimi Zirvesi” mesela.. Ya da “Takım Yönetimi Eğitimi”.

Yönetim? Yönetmek? Neyi yönetiyorsun? İnsanı mı? Kölelik 1800’lerde sona erdi ama?

İnsan yönetilmez. İnsan yönlendirilebilir. Yönetilecek şey ancak “süreç” olabilir.

İnsana talimat verilmez, insana “ilham” verilir.

İnsan görevlendirilmez. İnsan “ikna” edilmelidir.

Bu yüzden aktarılması gereken bilgiler “Liderlik” çerçevesinde kalmalı, insanı ikna etme becerileri üzerine odaklanılmalıdır. En azından ben senelerce çalıştığım ekiplere eğitim seçerken buna dikkat ettim hep.

Bu yüzden “Yönetici” ünvanı da etkisini yitiriyor. DISC’de Dominance olgusu baskın çıkan kırmızı profiller bundan çok beslenirler mesela, “Ben yönetirim, ben karar veririm, uygulatırım”. Ben Takım Lideri’ni tercih ederim şahsen. Yol gösteren, etkileyebilen, arkasından sürükleyen bir lider..

Bu katı, kuralcı, Türk dilinde “patron zihniyeti”, global dilde “Alman Disiplini” olara nitelendireceğimiz düzen değişiyor. Değişmek zorunda, çünkü insanlar değişiyor. Her yerde herkes Y Kuşağı’nı anlamaya çalışıyor. Sayısız araştırmalar yapılıyor. Firmalar tüm süreçlerini yeniden değerlendirmeye alıyor, kendilerini esnetiyor. Bu dönemde insanı “yönetmek” son derece farazi bir hal alıyor. Zira yeni nesil yönetilmekten nefret ediyor.

Bir de ünvanlara takılıyorum arada. Her kurumsal firmanın bir unvan ağacı var. Kimi zaman globalden gelen ünvanlar Türkçeleştiriliyor, kimi zaman buradaki lokal yönetim ekibi tarafından uyduruluyor.

LinkedIn’de şöyle bir unvan gördüm “Key Account Executive Relations and Sales Manager”, e yok artık? Kartvizitte nasıl Türkçeleştirdikleri ciddi merak konusu bende.

Ünvanları şişir şişir, kişiyi terfi ettir, başına Senior ekle (kıdemliyim ben, herkeslerden daha iyi bilirim bu işi, tamam mı?) maaşına kuş kadar zam yap, olağanüstü ego şişirme tekniği ile adamı elinde tutmayı dene.

Yemiyoruz. Ben yemedim şahsen. Sorumluluklarımı arttırsana benim mesela? Farklı/çapraz projelerde görevlendir? Besle beni. Yetenek havuzuna al, daha nitelikli eğitimlere yönlendir? Bana bunlarla gel. Benim gibi çok insan var, ve aktif işgücünde bu sayı çok ciddi oranda artıyor, benden söylemesi.

Instagram hesabında isminin altına “HR Director” yazan buldumcukların dünyasında yaşıyoruz, aklım almıyor..

Bak, direktör, müdürden daha güzel bir unvan mesela. Director. He directs people. Böyle bir imajı var. Yönlendirici. Manager dediğin manage eden kişi. Yönet, derle-topla. Olmuyor yani, bir boşluk var oralarda.

Bu kurduğum ütopik dünyada, “Ekip Dinamikleri” departmanı altında görev yapan “Lider”ler görmek, bu nitelikli liderleri zevkle ve çalışma aşkı ile takip eden ekipler yaratmak istiyorum. Hiç kimsenin kimseyi yönetmediği, basit ünvanlarla çok iş çıkarılan, efektif, keyifli ve sonucun yanı sıra aynı zamanda süreç odaklı bir yapı hayal ediyorum.

Şeklen ve ismen olmasa da bir çok firmada bu yapının temel taşlarının atıldığını, daha esnek ve verimli çalışma sistemlerine geçildiğini duyuyorum. Belki zamanda isimler de değişir, ve yaşanan süreçleri hakkıyla temsil eden ünvanlar/isimlere geçilir.. Kim bilir..

 Sim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder